Obezite vücutta aşırı yağ depolanması ile ortaya çıkan fiziksel ve psikolojik sorunlara neden olabilen bir hastalıktır. Dünyadaki ve ülkemizdeki sıklığı yalnızca erişkinlerde değil, adölesanlarda da artmaktadır. Geçmiş yıllarda yapılan obezite taramalarına göre günümüzdeki çalışmalar fazla kilolu /obez çocukların giderek arttığını göstermektedir. Bu artışın en önemli nedeni ise yaşam koşullarındaki değişmelerdir. Çocuklar aktif yaşam tarzını benimseyememekte, fast-food gıdalarla beslenmekte, bilgisayar ve televizyon başında oldukça fazla zaman geçirmekte, egzersiz ve spor yapmamaktadır. Çocukluk çağında kazanılan yanlış beslenme ve yaşam tarzı bir alışkanlık haline dönüştüğü ve erişkin yaşamını da etkilediği için ayrıca önem taşımaktadır. Çocukluk çağında kilolu olanların %40’ı, adölosen dönemde kilolu/obez olanların %80’i erişkin çağlarında da obez olmaktadırlar. Bu nedenle obez kalınan süre uzamakta ve obezitenin getirdiği problemler de artmaktadır. Obezitenin neden olduğu en önemli problemlerden birisi de tip 2 diyabettir.1
Eskiden erişkin hastalığı olarak bilinen tip 2 diyabet, günümüzde adölesan yaşlarda özellikle ailesel yatkınlık da bulunuyorsa gelişme riski vardır.1
Çocuk ve adolesanlarda diyabet tanısı kan şekeri ölçümü ve semptomların varlığıyla konur. Hiperglisemi semptomları olan (normalden fazla idrar yapma yani poliüri, aşırı susama yani polidipsi, gece idrar yapma ihtiyacı yani noktüri, çok yemesine rağmen kilo kaybı) hastada glukometre ile kan şekeri ölçümü pratik bir yöntem olmakla birlikte diyabet tanısı için laboratuvarda kan şekeri ölçümü yapılmalıdır.2
Kılavuzlara göre çocuk ve adolesanlarda diyabet sınıflaması şöyledir:2
I.Tip 1 diyabet (beta hücre yıkımı sonucu insülin eksikliği)
Tip 1 diyabet genetik olarak yatkın bireylerde görülmekle beraber bilinen bir genetik geçişten bahsetmek güçtür. Ancak aile bireylerinde tanısı konulmuş tip 1 diyabetli bir bireyin olması, aile bireylerinde diyabet olmayan bireylere göre riskin arttığı bilinmektedir.
Erişkindeki durumun tam tersine çocukluk çağı diyabet sıklığında tip 2 diyabet daha az görülür. Ancak bu oran etnik, coğrafi ve sosyoekonomik durumla değişkenlik göstermektedir.
Tüm dünyada özellikle son 20 yılda çocuk ve ergenlerde şişmanlığın artışına paralel olarak tip 2 diyabet sıklığı da artmaktadır. Tip 2 diyabete yönelik koruma yöntemleri birincil (primer), ikincil (sekonder) ve üçüncül (tersiyer) koruma olarak tanımlanır.
Birincil (primer) koruma
Tip 2 diyabet ve tip 2 diyabetin neden olduğu sorunlar açısından risk altında olan çocuklar ile tüm çocuk ve ergenlerde şişmanlığın gelişiminin önlenmesidir. Bu nedenle tip 2 diyabetin önlenmesine yönelik birincil koruma yöntemleri aynı zamanda şişmanlığın önlenmesi veya tedavisine yöneliktir.
İkincil (sekonder) koruma
Tip 2 diyabet gelişiminin erken dönemde saptanması için tarama yapılmasıdır.
Üçüncül (tersiyer) koruma
Tip 2 diyabet tanısı alan çocukların tip 2 diyabetin neden olabileceği sorunlara karşı korunması veya bu sorunların kontrolüne yöneliktir.
Diğer spesifik tipler
a. Genetik defektler
b. Pankreas hastalıkları
c. İlaç veya kimyasal madde ilişkili sorunlar
d. Enfeksiyonlar
e. Nadir immün ilişkili diyabetler
f. Diyabetle seyreden sendromlar
g. IV. gestasyonel diyabet
Referanslar: 1. Zehra A. Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi / Turkish Journal of Pediatric Disease Cilt/Vol. 10, No. 3, 2016. 2. Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği-Çocukluk Çağı Diyabeti Tanı Ve Tedavi Rehberi 2018.